Böbreküstü bezi kaynaklı kitleler, yapısına ve hastanın durumuna bağlı olarak karnın açıldığı açık ameliyat yöntemi ya da karın açılmadan laparoskopik yöntem ile ameliyat edilebilir. Hem açık cerrahide hem laparoskopik cerrahide yapılan müdahale, kitleye neden olan böbreküstü bezinin kitle ile birlikte temiz sınırlar ile tamamıyla alınmasını içerir.
Ameliyat, genel anestezi altında (uyutularak) yapılır. Ameliyat ile hedeflenen, hasta olan böbreküstü bezinin tamamının çıkarılmasıdır. Diğer böbreküstü bezi, çıkarılan bezin tüm fonksiyonlarını üstlenecektir. Böbreküstü bezi, böbreğe ileri derecede yapışıksa o taraf böbreğin bir kısmı veya tamamı da çıkarılabilmektedir. Laparoskopik yöntemle gövdenin yan bölümünde kitlenin boyutuna ve hastanın özelliklerine göre 3, 4 ya da 5 adet 1 cm’lik delikten uygun ekipmanlar kullanılarak ameliyat gerçekleştirilir.
Laparoskopik yönteme alternatif olarak aynı işlem açık cerrahi yöntemi ile de yapılabilir. Başarı şansı benzer olup cerrahiye bağlı komplikasyonlar da benzerdir. Ancak laparoskopik yöntemle kozmetik sonuçlar daha iyi olmakta, hasta daha az ağrı duymakta, iyileşme daha hızlı olmakta ve hasta hastanede daha az yatmaktadır. Ayrıca laparoskopik cerrahi hastası, aktif yaşamına daha erken dönebilmektedir.
Laparoskopik yöntem ile başlanan ameliyatların bir kısmında (%10’dan az) ameliyat sırasında açık yönteme geçilmek zorunda kalınabilir. Böbreküstü bezinden salgılanan hormonların tansiyon ve nabız gibi hayati parametreleri düzenlemesi nedeniyle böbreküstü bezinden kaynaklanan tümörün bu hormonları salgılama olasılığı da yüksektir. Bu yüzden ameliyat öncesi yapılan tetkiklerde böyle bir durum saptanırsa endokrinoloji bölümünün de önerileriyle ameliyattan önce tedavi alınması, ameliyat öncesi ve ameliyat sırasında bu yönde gerekli ilaçların hazır bulundurularak ameliyata girilmesi gerekmektedir.
Ameliyat sırasında tüm önlemler alınsa bile ani gelişen yüksek tansiyon veya düşük tansiyon ile nabız sayısında ani artışlar ve azalmalar olabilmektedir.