Bölüm Sekreterliği: 0216 554 15 00 | Dahili: 2151 - 2152
Obezite, en basit şekilde sağlığı bozacak ölçüde, vücutta anormal ve aşırı yağ birikmesidir. Diğer bir tanımlamayla, yetişkin kadınlarda vücut ağırlığının ortalama %30’undan, erkeklerde de % 25’inden fazla yağ olması olmasıdır. Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerin en önemli sağlık sorunu olan obezite, artık ülkemizde de önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her 3 kişiden biri obez, yani şişmandır. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de erkeklerin dörtte birinde, kadınların yarıya yakınında obezite belirlenmiştir.
Obezite cerrahisi, sadece kişinin dış görünüşünün düzeltilmesi, kendini daha fit hissetmesi, ya da istediği giysiyi giyebilmesi için yapılan kozmetik ameliyatlar değildir. Obezite, tip 2 şeker hastalığı, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, kalp yetmezliği, solunum bozuklukları, gastroözofageal reflü, depresyon, kısırlık, adet düzensizlikleri, iktidarsızlık, eklem hastalıkları, varis, beyin kanaması ve felç, toplumsal uyumsuzluk ve depresyon gibi birçok hastalığa neden olabilmektedir. Obzitenin meme, kalın bağırsak ve prostat kanseri gibi bazı kanserlerin gelişiminde de sorumlu olduğu bilinmektedir.
Obeziteyi belirlemek genellikle, Beden Kitle İndeksi (BMI – Body Mass Index) kullanılmaktadır. Beden kitle indeksi, kilogram olarak ağırlığın, metre cinsinden boy uzunluğunun karesine bölünmesiyle elde edilir. Bu hesaplama sonucu 18,5 kg/m²’nin altında olanlar zayıf, 18.5 – 24,9 kg/m² arasında olanlar normal kilolu, 25 – 29,9 kg/m² arasında olanlar fazla kilolu, 30 – 39,9 kg/m² arasında olanlar obez (şişman), 40 kg/m²’nin üzerinde olanlar ise ileri derecede obez (morbid obez) olarak tanımlanır.
VKI değeri 30 ve üzerinde olan obez hastalar, VKI değeri 20 – 25 olan normal bireylerle karşılaştırıldığında, çeşitli nedenlerden ölme risklerinin % 50 ila % 100 arttığı belirlenmiştir. VKI değerinin 40’ın üzerine çıktığı morbid obezite ve 50’nin üzerine çıktığı süper morbid obezite durumlarında ise erken ölüm riski anlamlı şekilde yükselmektedir.
Obezitenin ilk basamak tedavisi cerrahi değildir. Biz obezite şikayeti ile başvuran merkezimize başvuran hastalara öncelikle konusunda deneyimli doktorlarımız ve diyetisyenlerimiz tarafından hazırlanmış bir program ile kilo verdirmeyi hedefliyoruz. Bu program diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisini içermektedir.
Obezite cerrahisi vücut kitle indeksi 35 ve üzeri olan, 6 ay süre ile uzman denetiminde diyet, egzersiz ve medikal tedavi gibi yöntemlerle zayıflayamayan hastalara önerilmektedir.
Ameliyat kararı almadan önce mutlaka obezitenin endokrin bir hastalığa bağlı olmadığı gösterilmelidir. Cerrahi karar sadece hastanın isteği ile değil, cerrah, anestezi uzmanı, endokrinolog, psikiyatrist ve diyetisyenden oluşan bir kurulun değerlendirme sonucuna göre alınmalıdır.
Obezite cerrahisinde temel olarak iki yöntem vardır; mide hacminin küçültülmesi ve/veya yiyeceklerin emiliminin bazı aşamalarda engellenmesinin sağlanması şeklindedir. Obezite cerrahisinde laparoskopik yöntemin kullanılması ile, hastalara açık cerrahiye kıyasla daha konforlu bir iyileşme dönemi sunulabilmektedir. Bu yöntemle, hastalar ameliyat sonrası günlük hayatlarına kısa sürede dönmekte, yara yeri enfeksiyonu, fıtık gibi risklerde daha az görülmektedir.
Hangi hastaya hangi cerrahi yöntemin kullanılacağı ile ilgili bir standart olmamakla beraber, bu kararın verilmesinde hastanın yaşı, cinsiyeti, VKI’i, aşırı kiloya sebep olan beslenme alışkanlığı, yağ dağılımı, ek hastalıkları, kaybedilmesi hedeflenen kilo miktarı gibi birçok faktör rol oynamaktadır.
Obezite Cerrahisi hakkında daha fazla bilgi almak için Obezite Cerrahisi web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.