Beyinimiz nöron adını verdiğimiz milyarlarca sinir hücresinin birbiri ile iletişim kurarak vücudumuzun ve zihnimizin işlevlerini düzenlemektedir. Beyinimizi hem vücudumuzdan gelen hem de dış dünyadan gelen verileri alıp işleyen ve buna uygun yanıtı üreten son derece karmaşık bir bilgisayara benzetebiliriz. Sinir hücreleri birbirleri ile elektrobiyokimyasal süreçlerle ilişki kurar. Sinir hücresi düzeyinde ortaya çıkan elektiriksel potansiyeller diğer nöronların uyarıcı ya da inhibe edici sinyalleri ile dengelenir ancak bu dengenin çeşitli mekanizmalar nedeniyle bozulması epilepsi nöbetlerini yani halk arasında daha yaygın olarak bilinen tabiriyle sara krizlerini oluşturur.
Epilepsi genellikle aralıklı tekrarlayan nöbetlerle karakterize bir hastalıktır. Epileptik nöbetler çoğunlukla bir kaç dakikayı geçmeyen bilincin etkilendiği tüm vücutta yada belli bir bölgesinde kasılma çırpınmanın ve zaman zaman ağızdan köpük gelmesinin eşlik ettiği ataklardır. Kişi eğer önceden tanı almışsa epileptik bir atak geçirdiğinin farkındadır ancak kasılmalı geçen süreci hatırlamaz. Nöbetin bitimini takiben bitkin ve şaşkın olabilir ve uykuya dalabilir. Ancak epilepsi nöbetleri bilinci etkilemeden yada sadece bayılma , ağız şapırdatma vb şekillerde de ortaya çıkabilir. Çok hafif seyrettiği durumlarda ayırd etmek zor olabilir ve başta psikiyatrik olmak üzere başka hastalıklarla karıştırılabilir. Epilepsi her yaşta ortaya çıkabilir. Geçirilmiş kafa travması, beyinde yer kaplayan lezyon ya da beyin ameliyatı gibi kimi faktörler epilepsi oluşumunu kolaylaştırabilir ancak çoğu hastada sebebi bulunamayabilir.
Eğer ani gelişen aralıklı seyreden bilinç kaybı, bayılma, baş dönmesi ve tanımlayamadığınız tekrarlayan bu ve benzeri semptomlarınız var ise bir nöroloji uzmanına başvurmalısınız.
Bazı hastalar nöbetin geleceğini kısa süre önce fark edebilirler hatta nöbetin geleceğini konusunda sahibini uyaran köpeklerin eğitimi üzerine yapılan çalışmalarda mevcut ancak hastaların önemli bir kısmı nöbetin geleceğini farketmez ve aniden olduğu yere düşerek nöbeti başlayabilir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalırsanız herşeyden önce sakin olun, yanından ayrılmayın. Hastayı güvenli bir yere yatırın ancak eğer hareket ettiremiyorsanız başının arkasına yastık vb yumuşak bir eşya (palto, şal vb) koyabilirsiniz. Hastanın etrafında delici kesici aletler varsa uzaklaştırın. Gözlük takıyorsa çıkartın. Asla hastanın el kol hareketlerine müdahale etmeyin. Eğer sırt üstü yatıyorsa yan çevirin, bu sayede kusması ya da salyası varsa akacak ve solunum yolu açık kalacaktır. Asla ağzını açmaya çalışmayın. Yada ağzı yarım açıksa asla elinizi ağzına sokmayın. Nöbet kendiliğinden geçecektir. Siz hastaya müdahale etmemelisiniz sadece kendine zarar vermeyeceği güvenli ve uygun ortamı ve pozisyonu sağlayabilirsiniz.
Eğer hastanın daha önce nöbet geçirip geçirmediğini bilmiyorsanız, nöbet esnasında yaralanmışsa yada nöbeti 5 dakikadan uzun sürüyorsa ambulans çağırın.
Epilepsi ne yazık ki hakkında bir çok önyargı barındıran bir tanıdır. Çoğu epilepsi hastasının uygun tedavi ile nöbetleri durdurulabilmekte ya da seyrek olarak devam etmektedir. Epilepsi hastaları iş hayatında aktif rol oynayabilir, evlenebilir, çocuk sahibi olabilir ve emzirebilirler. Kronik bir hastalık olmasının getirdiği psikolojik etkiler ve hastanın çevresindekilerin nasıl bir tutum sergilemesi gerektiği hakkındaki kaygıları hem hastanın hem de yakın çevresinin iletişimini etkileyebilir ve psikolojik sorunlar yaratabilir. Bu durumda kaygılarınızı ve sorularınızı nöroloji hekiminizle paylaşmaktan ve gerekirse psikiyatrik destek almaktan çekinmeyin. Epilepsinin kişinin hayatına yön veren bir engel olmaması yine hastanın ve bizlerin elindedir. Uygun tedavi ve gereken sosyal desteğin temini ile epilepsi tanısı olan kişiler hayatı aktif ve sosyal bireyler olarak yaşayabilirler. Önyargılardan arınmak bu zemini sağlamanın en temel ihtiyacıdır.