Diş çürüğü, popülasyonun çoğunda görülen sağlığı olumsuz etkileyen oral flora ile ilişkili bir diş dokusunu etkileyen oral florayı etkileyen hastalık durumdur. Ancak, sanılanın aksine her diş çürüğü ağrı ile direk ilişkili değildir. Peki, diş çürüğü ne zaman ağrı yapar ya da hangi durumlarda sessizce ilerlerler? İşte diş çürüğü oluşum süreci, ağrı oluşma mekanizması, tedavi ve restorasyon seçenekleri hakkında bilinmesi gereken aşamalar.
Diş çürüğü, ağız içindeki bakterilere elverişli olacak şekilde kritik ph değerine düşmesi ile başlar. Oluşan bu asit, diş minesini zamanla zayıflatır ve çürük oluşumuna zemin hazırlayarak diş dokularının kaybı ile seyreder. Çürük ilerledikçe dişin daha derin katmanlarına ulaşır ve dokulardaki kayıp oranına bağlı olarak ağrı ile klinik bulgu verebilir. Ancak bazı durumlarda diş çürüğü hiçbir belirti vermeden, sessizce ilerleyebilir.
Erken Evre Çürükler: Diş çürüğü sadece mine tabakasında sınırlıysa, diş pulpa dokusuna (sinirlere) ulaşmadığı zaman ağrı yapmaz. Bu durumdaki çürüklerde sadece ağız içindeki minenin yer yer kaybı (kaviteler) veya renk değişimleri gözlemlenebilir. Bu renk değişimleri ince siyah çizgilerle seyredebileceği gibi, siyah gördüğümüz lekeler dışında beyaz görünümlü mine defektleri de başlangıç aşamasında ağrısız seyreder.
Çürük Dokusunun Diş Pulpasına (Sinirleri) Ulaşması ve Geri Dönüşümsüz Etkilemesi (Nekroz): Çürük dokusu ilerledikçe, zamanla dişin sinir dokusuna (pulpa) ulaşırsa ağrı başlar ve bu artık geri dönüşümsüz hasarın ilk belirtisidir. Ancak ileri aşamalarda sinirler öldüğü noktada ağrı kesilebilir ve sessiz şekilde ilerleyebilir. Bu durum yanıltıcı olabilir ve tedavi geciktirilirse enfeksiyon riski artar.
Kronik Çürükler: Yavaş ilerleyen çürükler, sinirleri zamanla etkilediği için ağrı daha az hissedilebilir. Ancak bu, çürüğün zararsız olduğu anlamına gelmez.