Tüm dünyada ölümlerin en sık nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır. Damar hastalıkları denince organlarımıza temiz kan taşıyan atardamarların daralması veya tıkanması sonucu organların yetersiz beslenmesi veya beslenememesi ile sonuçlanan hastalıklar ortaya çıkar. Bu tanım, aslında başta kalp ve beyin damarları olmak üzere vücudumuzdaki tüm damarların hastalıklarını ifade eder. Bu açıdan bakıldığında ölüm riski dışında, inme gibi geçici veya kalıcı hasara yol açması, uzuv damarlarındaki hastalıklar nedeni ile de bazen sakatlığa yol açması açısından oldukça önemlidir. Bu sayılan hastalıklar içinde en sık görülen kalbin kendini besleyen damarlarının hastalığı yani koroner arter hastalığı (KAH)’dır.
Ülkemizde ölümlerin başlıca nedeni de KAH’dır. Buna en sık neden olan risk faktörlerini yaş ve genetik yatkınlık gibi değiştiremeyeceğimiz risk faktörleri ile şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, stres, kilo fazlalığı gibi kontrol edebileceğimiz risk faktörleri olarak sınıflandırabiliriz.
Erkekler için 45, kadınlar için 55 yaş damar hastalığı gelişme risk yaşı olarak kabul edilir. Birinci derece yakınlarımızda erkelerde 55 yaş, kadınlarda 60 yaşın altında damar sertliği görülmesi genetik açıdan bizi risk sınıfına koymaktadır. Açlık kan şekerinin >126 veya HbA1c>6.5 olması, insülin direncinin bulunması, total kolesterol seviyesinin ≥200 olması, büyük tansiyonun ≥140 ve/veya küçük tansiyonun ≥90 olması, sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı, ani yaşanan yoğun stres veya uzun süreli sürekli strese maruz kalma, fiziksel olarak aktif mesleklerde çalışılsa da haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta düzenli egzersiz yapılmaması, obezite yani vücut kitle indeksinin 30’un üstünde olması yukarıda sıraladığımız geleneksel KAH risk faktörleridir. Bunun dışında elektronik sigara içiciliği, bağ dokusu hastalıkları, uyku apnesi varlığı, göğüs bölgesine uygulanan ışın tedavileri, gebelik tansiyonu- gebelik şeker hastalığı, kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, kronik renal hastalık varlığı KAH gelişimine neden olan diğer risk faktörleridir.
Bugün ne kadar fazla risk faktörümüz varsa ve kontrol edilmezse KAH riskimizin katlanarak artacağını biliyoruz. Ancak aynı zamanda gelişen tanı ve tedavi yöntemleri ile kalp damar hastalıklarının, risk faktörlerinin erken tanısı ve uygun tedavisi ile büyük ölçüde önlenebildiğini biliyoruz. Bu nedenle düzenli kontroller ve verilen uygun tedavinin sürekliliği çok önemlidir.