Antibiyotik Direnci

Alexander Fleming, penisilin keşfi ile enfeksiyon hastalıkları tedavisinde insanlığa büyük bir armağan sundu. İlk keşfin üzerinden 100 yıla yakın zaman geçmesine ve onlarca antibiyotik keşfine rağmen biz insanlık olarak bu mirası hoyratça kullandığımız için başka bir sorun ile karşı karşıyayız. Antibiyotik direnci Türkiye için tablo maalesef endişe verici.

 

Türkiye’de Antibiyotik Direnci Ne Durumda?

Son yıllarda yayınlanan ulusal raporlar ve bilimsel çalışmalar, Türkiye’de antibiyotik direncinin yüksek seviyelerde olduğunu net biçimde ortaya koyuyor:

  • Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Ağı (UAMDS) verileri, Türkiye’de direnç eğilimlerini sistematik bir şekilde izliyor.
  • Hastane kaynaklı enfeksiyonların başında gelen Staphylococcus aureus suşları arasında metisiline direnç (MRSA) oranı %31,5 seviyesinde.
  • Enterococcus faecium suşlarında ampisiline direnç oranı %88,1; vancomycin direnci ise %17 civarında.
  • Gram-negatif bakterilerde durum da kritik: Escherichia coli suşlarının yaklaşık %51,6’sı, Klebsiella pneumoniae suşlarının ise %54,0’ı ESBL (geniş spektrumlu beta-laktamaz) üreticisi.
  • Özellikle yoğun bakımda izole edilen Pseudomonas aeruginosa suşlarında karbapenem (örneğin imipenem) direnci, %26,8 ile %43 arasında değişen oranlarda raporlanmış.
  • Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) verilerine göre Türkiye’de antibiyotik kullanımı artıyor.

 

Antibiyotik Direnci Nedenleri

Bu direnç oranlarının arkasında birden fazla neden var:

  • Gereksiz Reçetelendirme: Birçok viral solunum yolu enfeksiyonu için antibiyotik yazılıyor. Burada hekimin gerek hasta baskısı gerekse performans kaygısı gibi nedenlerle fazlaca antibiyotik kullanımına neden oluyor. Hekimler antibiyotik reçeteleyerek hem hasta baskısından hem de yasal ve sosyal baskıya karşı bir önlem almış oluyor. Bu nedenle hekimleri tanı ve tedavi konusunda serbest bırakmak faydalı olacaktır. “Hocam antibiyotiksiz iyileşemiyorum” yerine “Şart değilse antibiyotik kullanmasam” söylemi hekimleri de rahatlatacaktır.
  • Reçetesiz Antibiyotik Temini ve Kullanımı: Bazı hastalar önceki tedaviden kalan ilaçları tekrar kullanabiliyor.
  • Tarımda Kontrolsüz Kullanım: Hayvancılıkta antibiyotik kullanımı da direnç gelişimine katkı sağlıyor.

Dirençli bakteriler, sıradan enfeksiyonları bile tehlikeli hâle getirebilir. Türkiye’nin direnç verileri, bu sorunun artık uzak bir tehdit olmadığını, gündelik bir halk sağlığı krizi hâline geldiğini gösteriyor.

 

Antibiyotik Direnci Nasıl Engellenir?

Bu sorunun üstesinden gelmek için herkese görev düşüyor:

  • Hekimler gereksiz antibiyotik reçetelerinden kaçınmalı ve tedavi süresini belirlerken direnç eğilimlerini göz önünde bulundurmalı.
  • Gereksiz hastane yatışlarından, cerrahi işlemlerden kaçınmak; mümkün olduğunda antibiyotik tedavilerini ampirik değil, kültür sonuçlarına göre düzenlemek gerekir.
  • Halk, antibiyotik reçetelerine itimat etmeli ve ilaçları hekim önerisi olmadan kullanmaktan kaçınmalıdır.
  • Kamu yetkilileri, ilaca erişimi düzenleyen ve raf ömrünü yöneten politikaları sıkılaştırmalı; aynı zamanda direnç izlemesini destekleyen altyapıları güçlendirmeli.
  • Belki de en önemlisi öğrencilerin ve halkın eğitimidir. Antibiyotiklerin tüm enfeksiyonlarda işe yaramadığı, sadece bakteri enfeksiyonlarında kullanıldığı, viral enfeksiyonların tedavilerinde kullanılmadığı, bazı enfeksiyonların istirahat ve hidrasyon ile kendiliğinden düzeldiği vb. bilgilerin okullarda, medya organlarında kamu spotu olarak verilmesi faydalı olacaktır.
  • Aşılama oranlarımızın artırılması: Çocukluk ve erişkin aşılarının tam olarak yapılması, enfeksiyon oranlarının düşmesine neden olup antibiyotik kullanımlarını azaltacaktır. Risk grubundaki insanların grip ve zatürre aşılarını yaptırması önemlidir.
  • Kalabalık ortamlardan uzak durulması, el yıkama, hijyen kurallarına uygun davranılması, hasta bireylerle temasın azaltılması, sigara ve alkol kullanımının azaltılması da enfeksiyonların azalması açısından çok önemlidir.
  • Bunun yanı sıra gıda güvenliği çok önemlidir. Birçok enfeksiyon hastalığı gıdalarla ve kontamine sularla bulaşmaktadır. Mümkün olduğunca ev yemekleri ile beslenmek, fast food gıdalardan uzak durmak, güvenilir olmayan yerlerden besin tüketmemek bir başka önlemdir.

Antibiyotikler bir “mucize” değil, bir sorumluluktur. Türkiye’deki bu yüksek direnç oranı, acil harekete geçmemiz gerektiğini gösteriyor. Her kesimin üzerine düşeni yapması, gelecekte tedavi edilemeyen enfeksiyonların önüne geçebilir.

 

Başkent Web ve Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Güncellenme Tarihi: 18 Kasım 2025 Salı

 

SAĞLIK REHBERİ

+300 Blog Yazısı
+50 Uzman Yazar
+30 Kategori

Sağlık Yazıları

 

 

BAŞKENT TV

+400 Video
+50 Doktor
+30 Kategori

Videolar

 

 

MİKRO SİTELER

 8 Web Sitesi
Kapsamlı İçerik
Güncel Bilgi

Web Siteleri