Ülkemiz ve diğer ülkelerde obezite sıklığı her geçen gün artmaya devam etmektedir. Türkiye’de 2025 yılına kadar kaydedilen verilere göre 3 milyon kişinin %35'i fazla kilolu, %27'si ise obeziteye sahip birey olduğu bilinmektedir. Obezitesi olan bireylerde Tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, otoimmün bozukluklar, uyku apnesi, kanser, metabolik sendrom gibi ek kronik rahatsızlıklar da çoğu zaman beraber gözlenmektedir. Obezite ile beraber görülen kronik hastalıklar da obeziteyle doğru orantılı olarak artmaktadır.
Obezite tedavisinde diyet haricinde, medikal tedavi yaklaşımlarından biri olan metabolik ve bariatrik cerrahi veya cerrahisiz seçeneklerden biri olan zayıflama iğneleri de uygulanabilmektedir. Özellikle son yıllarda oldukça popülerleşen zayıflama iğnelerinin obezite tedavisindeki rolü yadsınamaz fakat bilinçsiz kullanımında da sonuçları tehlikeli olabilmektedir.
Zayıflama iğnelerinin, “Liraglutide, Semaglutide ve Tirzepatid” etken maddelerini içeren farklı grupları bulunmaktadır. Cilt altı enjeksiyon olarak uygulanmaktadır. Zayıflama iğneleri, GLP-1 reseptör agonistlerini taklit ederek mide boşalmasını yavaşlatır, tokluk hissi yaratır, iştahı baskılar ve yemek yeme isteğini azaltır, böylece kilo kaybını sağlar. GLP-1 vücutta doğal olarak üretilir. GLP- reseptör agonistleri, pankreas rezervi yeterli olmayan diyabetli bireylerde, diyabetli olmayan bireyler gibi üretilmez ve bu iğneler diyabet tedavisi için çalışılmış olsa da obezite tedavisinde de kullanılmaktadır.
Diyet yaparken; yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite, hastalık durumu gibi tüm etkenleri göz önünde bulundurarak; makro besin ögelerini (protein, karbonhidrat, yağ) ve mikro besin ögelerini (vitamin, mineraller) dengeli ve bireylere özel planlamak son derece önemlidir. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, günlük fiziksel aktivitenin yetersiz olması veya hiç olmaması obezite riskini artırmaktadır. Kişilerin kendilerine uygun olmayan diyetleri yapması, zayıflama iğnelerini bilinçsiz kullanmak, sürekli kilo alıp vermek, kısa sürede çok hızlı vücut ağırlığı kaybı hedefleyen diyetler veya şok diyetler de metabolizma üzerinde ciddi etkilere yol açabilir ve kilo vermeyi daha da zorlaştırabilir.
Zayıflama iğnelerini kullanırken dikkat etmemiz gerekenler arasında vücut bütünlüğü olmalıdır. Zayıflama iğneleri kullanılırken vücut kompozisyonu değerlendirilmeli, bireylerin vücut ağırlıkları azalmış olabilir ancak BIA cihazlarla yağ, kas ve su oranlarına bakılmalı, belli bir miktarın üzerinde kas kütlesi kaybetmek sağlıklı bir vücut ağırlığı kaybı demek değildir. Yağ kaybını destekleyici ve kas kütlesini koruyucu bir beslenme programı diyetisyen ile beraber oluşturulmalıdır.
Doktorun kontrolü ile fazla kilolu/obezitesi olan bireylerin kullanımını uygun bulduğu zayıflama iğneleri doktor ve diyetisyen kontrolünde bireylerin sağlıklı bir vücut ağırlığına ulaşmasını sağlamak için mümkündür. Bireyin özelliklerini göz önünde bulundurarak tedavinin doktor tarafından planlanması ve tedavi sırasında diyetisyenin, tıbbi beslenme tedavisi planı süreç için son derece önemlidir. Bu süreçte tedavi başlangıcından sonuna kadar bireylerin sabırlı olması gerekmektedir, aksi takdirde bireylerin vücut ağırlıkları azalsa bile tedaviyi aksatırlarsa kaybedilen kiloları geri alabilirler. Zayıflama iğneleri kullanılırken sağlıklı beslenmeyi sürdürülebilir kılmak ve beslenme alışkanlıklarımızı değiştirebilmek en önemli hedefler arasındadır. Birey zayıflama iğnelerini son kez kullanıp tedavi bitirildiğinde ve ideal vücut ağırlığına ulaştığında diyetisyen ile beraber kilo koruma programı yapılmalı; dengeli, sürdürülebilir ve sağlıklı beslenmeyi kişiler tam anlamıyla öğrenip, yaşam tarzı haline getirmelidirler.