Yeme Bozukluğu

Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme bozukluğu, yalnızca kilo kaybı ya da kilo artışı ile sınırlı değildir; aynı zamanda bireyin yaşam kalitesini, sosyal ilişkilerini ve bedensel sağlığını da olumsuz etkileyen ciddi tablolardır. Kişinin yemekle kurduğu ilişkinin sağlıksız bir hal almasıyla ortaya çıkar; kimi zaman yemekten aşırı kısıtlama, kimi zaman kontrolsüz yeme davranışı veya besinlere karşı yoğun kaygı ve suçluluk duygusu şeklinde kendini gösterebilir.

 

Yeme Bozukluğu Tanısı

Tanı süreci, yalnızca kiloya ya da alınan besin miktarına bakılarak yapılmaz. Psikiyatri hekimleri, uluslararası kriterler olan DSM-5 ölçütlerini temel alarak kişinin yeme tutumunu, beden algısını, psikolojik durumunu ve tıbbi bulgularını bütüncül olarak değerlendirir. Bu sebeple tanının doğru konulabilmesi, disiplinler arası iş birliğini zorunlu kılar.

 

Yeme Bozukluğu Belirtileri

En sık rastlanan belirtiler arasında yemek sonrası yoğun pişmanlık hissi, gizli yemek yeme davranışları, beden ölçüleri ve kilo ile aşırı meşguliyet, sık tartılma ya da aşırı egzersiz yapma yer alır. Fiziksel olarak ani kilo değişimleri, halsizlik, saç dökülmesi, sindirim problemleri ve kadınlarda adet düzensizlikleri de tabloya eşlik edebilir. Bu bulguların bir arada görülmesi profesyonel bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğunu gösterir.

 

Yeme Bozukluğu Tedavisi

Yeme bozukluğu erken dönemde fark edildiğinde ve doğru ekiple birlikte ele alındığında tedavi edilebilir. Diyetisyenlerin bu süreçte üstlendiği rol, kişinin yalnızca beslenme düzenini değil,  yaşam kalitesini ve psikososyal uyumunu da iyileştirir. Yeme bozukluğunda asıl hedef, yalnızca sağlıklı kiloya ulaşmak değil, bireyin bedensel ve ruhsal iyilik halini uzun vadede koruyabilmektir.

 

Yeme Bozukluğu Türleri

En sık bilinen yeme bozuklukları arasında anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu yer alır. Anoreksiya nervoza, kişinin kilo alma korkusu ve beden algısındaki bozulma nedeniyle yemek yemeyi aşırı derecede kısıtlaması olarak ortaya çıkar. Genellikle çok düşük vücut ağırlığına rağmen kişi kendini kilolu hissedebilir ve ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Bulimiya nervoza ise, beden algısı bozulmuş bireylerde görülen, tıkınırcasına yeme nöbetleri sonrası kusma, laksatif kullanma veya aşırı egzersiz gibi telafi edici davranışlarla gelişir. Tıkınırcasına yeme bozukluğunda kişi kısa süre içerisinde çok miktarda yiyecek tüketir ve bu sırada kontrolünü kaybeder. Bulimiyadan farklı olarak sonrasında kusma ya da telafi edici davranışlar görülmez ve bu durum obezite ile metabolik hastalıklara zemin hazırlar.

Ayrıca daha az bilinen bazı türler de vardır. Gece yeme sendromunda kişi gün içinde iştahsız olabilir, ancak akşam saatlerinden sonra yoğun yeme isteği başlar ve çoğu zaman uykudan kalkarak besin tüketilir. Ortoreksiya nervoza, sağlıklı beslenmeye aşırı odaklanma ve zararlı görülen yiyeceklerden katı şekilde kaçınma ile ortaya çıkar; başlangıçta sağlıklı gibi görünse de zamanla sosyal yaşamı kısıtlar ve beslenme çeşitliliğini azaltır. Pika ise besin değeri olmayan maddelerin (toprak, kil, buz gibi) yenmesiyle karakterizedir ve çocuklarda daha sık görülse de yetişkinlerde de ortaya çıkabilir.

 

Diyetisyenin Rolü ve Multidisipliner İş Birliği

Bu noktada diyetisyenlerin rolü çok önemlidir. Diyetisyen, süreci yalnızca kilo kontrolü olarak görmez; önceliği bireyin beden algısını düzeltmek ve yiyeceklerle güvenli bir ilişki kurmasını sağlamak olur. Beslenme öyküsü, antropometrik ölçümler ve biyokimyasal veriler ışığında kişiye özel, sürdürülebilir bir beslenme planı hazırlanır. Diyetisyen aynı zamanda bireye beslenme eğitimi vererek, yiyeceklerle ilgili kaygı ve suçluluk duygularının azalmasına destek olur.

Yeme bozukluğu yalnızca diyetisyen desteğiyle çözülebilecek sorunlar değildir. Psikiyatristler, tanı ve gerektiğinde ilaç tedavisi ile sürece katkı sağlar, psikologlar ise altta yatan duygusal ve bilişsel süreçlerin sağaltımında rol alır. İç hastalıkları ya da endokrinoloji uzmanları ise tıbbi komplikasyonların yönetimini üstlenir. Bu nedenle yeme bozukluğu tedavisi her zaman multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.

 

Başkent Web ve Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Güncellenme Tarihi: 24 Ağustos 2025 Pazar

 

SAĞLIK REHBERİ

+250 Blog Yazısı
+50 Uzman Yazar
+30 Kategori

Sağlık Yazıları

 

 

BAŞKENT TV

+300 Video
+50 Doktor
+30 Kategori

Videolar

 

 

MİKRO SİTELER

7 Web Sitesi
Kapsamlı İçerik
Güncel Bilgi

Web Siteleri