Çocuklarda kalp hastalığının sebepleri, belirtileri ve ortaya çıkma zamanları erişkin kalp hastalıklarından farklıdır. Çocuk yaş grubunda kalp hastalıklarını temel olarak “doğumsal” ve “kazanılmış yada doğumsal olmayan” şeklinde iki büyük grupta değerlendirilebilir. Daha ayrıntılı bir sınıflama yapmak gerekirse çocukluk çağında kalp hastalıkları; doğumsal yapısal kalp hastalıkları, edinilmiş kalp hastalıkları, romatizmal kalp hastalıkları, ritim bozuklukları ile ilişkili kalp hastalıkları, kalp kas veya zarlarının hastalıkları, kalp yetersizliği , yüksek akciğer damar basıncı gibi çok sayıda farklı gruplar içermektedir. Bu nedenle altta yatan sebep ile ilişkili olarak hastalığın ortaya çıkma ve teşhis edilme zamanı değişmektedir. Örneğin Doğumsal yapısal kalp hastalıklarının çoğu fizik muayene ve gelişmiş tanı araçları sayesinde yenidoğan dönemi, süt çocukluğu dönemi gibi yaşamın erken dönemlerinde teşhis edilebilirken bir kısmı ise sessiz kalmakta ve yaşamın daha ileri dönemlerinde farklı bulgularla ortaya çıkabilmektedir. İnfeksiyon etkenlerinin indirekt olarak tetik çektiği romatizmal kalp hastalıkları ise sıklıkla 5 ile 15 yaş arası çocukluklarda ortaya çıkmaktadır. Kalp ritim bozuklukları doğumsal veya edinsel nedenlerle olabilmekte çocukluk çağının farklı dönemlerinde görülebilmektedir. Erişkinlerde sık rastlanan koroner arterlerin daralması ve tıkanması ile ortaya çıkan tablolar çocukluk çağında ailesel hiperkolesterolemi olmadığı sürece oldukça nadir rastlanmaktadır. Çocukluk çağında kalp hastalıklarının belirtileri yaşla ilişkili olarak değişmektedir. Yenidoğan dönemi ve süt çocukluğunda morarma, beslenmede zorluk, kilo alamama ve gelişme yetersizliği, bebeğin beslenme gibi efor harcadığı durumlarda terleme ön planda görülür. Nefes alıp vermede zorluk ve sık nefes alıp verme yine bu dönemde kalp hastalığının belirtisi olabilmektedir. İlerleyen yaşlarda sık solunum yolu enfeksiyonları ve çabuk yorulma başta gelen belirtilerdir. Okul çocuğu ve adölasan dönemde bayılma, göğüs ağrısı, çarpıntı, eklemlerde ağrı ve şişlik, spor yaparken veya günlük aktiviteleri yaparken efor sırasında ortaya çıkan çabuk yorulma ve nefes açlığı görülebilmektedir. Bu tür şikayetler sonrası yapılan fizik muayene sonrasında tanısal gelişmiş testle ile kalp hastalığı tanısı doğrulanabilir. Ülkemizde de yaygın olarak kullanılan tanısal testlerin başında EKG ile ritim değerlendrimesi Ekokardiyografi ismi verilen ultrasonografik değerlendrime ile kalbin yapısal ve fonksiyonel değerlendirmeleri ile yapılır. İleri inceleme gereken bazı durumlarda kalp anjiografisi tanı ve tedavi amaçlı ülkemizde birçok merkezde uygulanabilmektedir. Ayrıca unutulmaması gereken bir nokta ise her zaman açıkça izlenebilen belirtiler olmadan sessiz şekilde ilerleyen kalp hastalıklarının varlığıdır. Bu durumlar için sağlıklı çocukların peryodik izleminde sadece çocuk hekiminin muayenesi ile tespit edilen bulgular vardır. Bu hastalar kalp açısından spesifik olarak değerlendirildiğinde erken dönemde kalp hastalığı tespit edilebilmektedir. Bu hastalıklara hastalığın tipine göre ilaç tedavisi veya gerektiğinde kalp anjiografi ve çeşitli operasyonlar ile müdahalesi yapılmakta tedavisi sağlanabilmektedir. Uygun tanı ve tedavi ile daha önce sıklıkla karşılaşılan kalp hastalıkları kaynaklı akciğer kan basıncı yüksekliği gibi olumsuz sonuçlara artık daha nadir rastlanmaktadır. İnfeksiyon etkenlerinin uygun tedavisi ile kalp kapaklarının romatizmal hastalığı ve kalp yetersizliği tablolarına da artık daha az rastlanmaktadır. Bu nedenle çocuklarda kalp hastalığının erken tanı ve tedavisinin önemi ortaya çıkmaktadır. Eğer bu hastalar erken teşhis ile uygun tedavi edilirlerse hayati öneme sahip bir çok komplikasyon engelenebilmektedir. Anne ve babada doğumsal kalp hastalığı olduğunda veya ailede kalıtsal hastalık öyküsü olması durumunda çocukların da kalp hastası olma riski normal sıklıktan daha fazla olduğu bilinmektedir. Ancak doğumsal kalp hastalıklarının sebebleri çok faktörlü olup genetik yatkınlık olmadan da kalp hastalıkları sıklıkla görülebilmektedir. Özellikle aile de genetik hastalıkların varlığında veya gebeliğe bağlı riskli gebeliklerde erken gebelik döneminden itibaren fetal ekokardiyografi olarak bilinen tanısal değerlendirme ile doğum öncesi tarama yapılarak olası risk belirlenmekte ve doğumda bebek için uygun hazırlıklar yapılabilmektedir.